Eyl 27, 2016 Murat Tokay Edebiyat, Kitap 0
İntihal, alıntı, esinlenme, tevarüd gibi kelimeler edebiyat dünyasında sık sık gündeme gelir. Kimi şair ve yazarlar aşırmakla, çalmakla suçlanır. Dergi sayfalarında gazetelerde ortaya konan savların çoğu iddiadan öteye geçmez.Çünkü edebiyat yapıtında iç içe geçmişlik, masum bir esinlenmeyi mi, yoksa bir aşırmayı mı içeriyor, netlikle söyleyebilmek her zaman mümkün olmaz. Alıntının nerede bittiği, çalıntının nerede başladığı sorusu da hep güncelliğini korur.
İntihalin edebiyat alemindeki karşılığı ‘kaynağı gösterilmeyen alıntı’dır. Yapılanın intihal olup olmadığı konusunda bir ölçüt olmamasına rağmen alıntıda başvurulacak yöntem bellidir. Bir şair veya yazar kendi eserine aldığı bilgi naklini ya tırnak içine almak ya da italikle göstermek zorundadır. Bu ahlaki bir zorunluluktur. Aksi halde bu gizli alıntı olur ve hırsızlığa girer.
Edebiyat tarihine bakıldığında, intihal tartışmasının bugüne kadar daha çok usta yazarlar üzerinden yapıldığı görülüyor. Gençlere ise “Genç şair usta şairden şiiri öğrenir. Zamanla kendi şiirini yaratır.” düşüncesinden yola çıkarak hoşgörüyle yaklaşılmıştır. T. S. Eliot’un “Olgunlaşmamış şairler taklit eder, olgunlaşmış şairler çalar.” sözü ne derece doğrudur bilinmez; ama Cemal Süreya’dan Ahmet Haşim’e, Ahmet Muhip Dranas’a, Adalet Ağaoğlu’ndan Orhan Pamuk’a kadar intihalle suçlananlar hep usta yazar ve şairler olmuştur.
Şiir Sanatı isimli kitabında bu örneklere yer veren Erdoğan Alkan bir söyleşisinde “Şairlerimiz önce Nerval Baudelaire, Verlaine, Rimbaud, Mallerme ve Valery’nin, daha sonra Eluard, Aragon, Max Jacop ve Prevert’in dizelerini, imgelerini, sesini, sözcük oyununu, kurgularını şiirine aktardılar. Ben yalnızca Fransız şiirinden yapılan alıntıları araştırdım. Alman, İngiliz ve Amerikan şiiriyle ilişkiler araştırılsa kim bilir daha neler ortaya çıkacak.” diyerek aşırmanın hâlâ sürdüğünü söylemişti. İntihalle suçlanan yazar ve şairlerin çoğu iddialara karşı çıkmış, konuyu metinlerarası söyleme havale etmiştir. Örneğin Hilmi Yavuz, Orhan Pamuk’un Beyaz Kale’yi 16. yüzyılda Osmanlı’ya tutsak düşen bir İspanyol’un, 1961’de, Fuad Carım tarafından çevrilerek Türkiye Seyahati’ adıyla yayımlanan anılarından alıntı-çalıntı yaparak yazdığı iddialarıyla ilgili olarak, Pamuk’un çalıntı yapmadığını, metinlerarası yöntemi kullandığını yazmıştı.
Hayri K. Yetik’in geçtiğimiz günlerde yayımlanan (2005 yılı) ‘Edebiyatta Çalıntı’ (İnkılap Yayınları) kitabında bugüne kadar çeşitli gazete ve dergilerde yer almış intihal tartışmaları bir bütün olarak okura sunuluyor. Kitap, Esinlenme, Etkilenme, Öykünme, Biçimsel Aktarım ve Çalım Sanatı (Aparma, İntihal, Çalım, Tevarüd) başlıklı beş bölümden oluşuyor. Yazar kitap boyunca “Bir eser gerçek bir yaratım mıdır, üretim midir, öykünme/taklit midir?’ sorularına cevap arıyor. Etkilenme, öykünme, esinlenme ya da intihal sınıfına hangi hallerde girilebileceğini tespite çalışan yazar, yakın dönem şiir ve romandan daha çok Divan edebiyatından karşılaştırmalı çalıntı örnekleri veriyor. Günümüz edebiyatından örneklerde de ihtiyatlı bir dil kullanıyor. Orhan Pamuk, İsmet Özel, Pınar Kür, Ahmet Altan, Leyla Erbil, İlhan Berk gibi şair ve yazarlarla ilgili çalıntı iddialarını hatırlatmakla yetiniyor, yargıyı okura bırakıyor. Yazar bu tercihini, “Bu çalışmada adı geçen yazar ve şairleri şu veya bu nedenle suçlamak veya aklamak yerine onlara ilişkin yapılmış tartışmaların arasına girilerek okuyucu için tartışmalar ve çalıntı, alıntı kavramlarında açılım sağlamak gözetilmiştir.” diye açıklıyor.
‘Çaldımsa da mîri malı çaldım’
Kitapta Divan Edebiyatı’nda şiirlerin hangi ellerde ne tür değişimler geçirdiği, ’alıntı’ durumunun nasıl bir gelenek hâline geldiği ortaya konuluyor. Osmanlı şairleri Arap ve İran şiirinden dizeler, imgeler ve benzetmeleri kendi şiirlerine taşıyorlar. Şeyh Galip, ‘esrarımı Mesnevi’den aldım/çaldımsa da miri malı çaldım’ diyerek, Mevlana’ya göndermede bulunuyor, onun yapıtını herkesin (miri) malı saydığını, esinlenmenin suç olmadığını belirtiyor. Divan şairleri Behçet Necatigil’in Açık şiirinde söylediği gibi aynı taşları kullanıp yeni bir yapı, yepyeni bir anlam binası inşa etmeye çalışıyorlar. Fuzuli, Türkçe Divan Mukaddimesi’nde “Çalışmalarının tevarüd (ayrımına varılmamış aktarma) kanısıyla yitmesini istemeyenler, onlarınkinin üstüne çıkmalıdır. Kimi zaman sabahlara kadar uyanıklık zehrini tatdım ve yüz ciğe kanı pahasına bir mazmun bulup şiire taşıdım. Gündüzleri bu mazmunla bir başka şair arasında tevarüd oluştuğunu görünce onun üstünü çizdim. Onu kullanmadım. Kimi zaman da sabahtan akşama kadar düşünceler denizine dalıp elmas gibi sözlerle saf inciyi deldim…” diyerek eserde özgünlüğe giden yolu işaretliyor.
Cumhuriyet dönemine geldiğinde ise şairlerin şiirlerine Fransız şairlerin imgelerini kullandıklarını ve dizelerini aktardıkları görüyoruz. Hayri K. Yetik kitabında Türk edebiyatına damgasını vurmuş hemen her şairin çalıntı zannından payına düşeni aldığını belirtirken şairlerin ‘özgün birer yaratım olan’ olan öteki şiirlerinin yok sayılmaması gerektiğini vurguluyor.
Yetik’in çalışmasında ’bilinçli bir tercihle’ çekinceli bir dil kullanması ve Türk şiiri ile ilgili çalıntı alıntı örneklerinin çoğunun Erdoğan Alkan’ın Şiir Sanatı kitabından aktarmış olması eksiklik olarak göze çarparken kitap intihal gibi çetrefilli bir konuda okura bir ölçüt vermeyi başarıyor. Çalıntı ile ilgili makalelerin toplu bir sunumu olarak da okunabilecek kitap ilgiyi hak ediyor. (Bu yazıyı KitapZamanı’nın ilk sayılarında kaleme almıştım. MT)
Edebiyatta Çalıntı
Hayri K. Yetik
İnkılap Yayınevi
ÇALINTI ÖRNEKLERİ
BEN-Gitmek ineklerin su içtiği yere
Rimbaud
BEN-Su içmek inekler için çeşmeden
Ahmet Muhip Dranas
***
Salla salla hüzün uyuyan beşiği
Verlaine
Hüzün beşik gibi sallıyor yüreğimi
Dranas
***
Bir haziran ve bir başka eylül arasında
T.S. Eliot (Çev: Ülkü Tamer)
Bir haziranla bir başka eylül arasında
İlhan Berk
***
Hangi sular pruvaları aşan
T.S. Eliot
Hangi sular böyle pruvaları aşan
İlhan Berk
***
Ara 07, 2016 0
Kas 12, 2016 0
Eki 27, 2016 0
Eki 22, 2016 0
Ara 16, 2016 0
Ara 15, 2016 0
Ara 09, 2016 0
Ara 07, 2016 0