Editör

  • Kitap
  • Güncel
  • Gezi
  • Şiir Konuşmaları
  • Söyleşi
  • Mektup
  • Okuma Kılavuzu
  • Edebiyat
  • Sesli Şiir
  • portre
  • Takip Et
    • Facebook
    • Twitter
    • Google+
    • Pinterest
    • RSS Feed
    • Linked
    • Youtube

Odası dünyadan büyük şair: Behçet Necatigil

Eki 02, 2016 Murat Tokay Edebiyat, portre 0


Doğumunun 100’üncü yılında bir  Behçet Necatigil portresi (d. 16 Nisan 1916, İstanbul – ö. 13 Aralık 1979, İstanbul)

-Behçet Necatigil, talebesi Hilmi Yavuz’un ifadesiyle “odası dünyadan büyük şair”dir. Kırık inceliklerin ozanıdır.

– Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının kurucu isimlerinden biridir. Türk şiirinin en özgün ustalarından. 63 yıllık ömrünün 32 yılını öğretmen, 44 yılını edebiyatçı olarak yaşadı.

– Asıl mesleği öğretmenlik yanında o bir ağır bir edebiyat işçisidir. Üretken bir yazardır. İlk şiirini yazdığı 19 yaşından ölüm tarihi olan 1979 yılına kadar geçen 44 yıla 14 şiir kitabı, 4 radyo oyunları kitabı, 3 sözlük ve 32 kitap çevirisi sığdırdı. (“Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü” (1960) ve 220 Türk yazarından 750 roman, hikâye kitabı ve oyunun konu özetlerini veren  “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü” (1979) hala sahasının en yetkin eserledir ve kaynak kitap olarak okutulur. )

-Doğumunun 100. yılında Necatigil’in eserleriyle yaşıyor almasında belki de en büyük pay ‘onda şiirin her şeyden önce gelmesi”dir.  Yüksel Pazarkaya’ya Mayıs 1976’da, yazdığı mektupta, “Varsa yoksa şiir. Şiirden gayrı ne var soluk alınacak? İsmimin şiir dışında hiçbir kalem ürünü altında görülmemesini isterdim.” Der. Babasını anlattığı “Çok Şey Yarım Hâlâ” adlı anı kitabında Ayşe Sarısayın da bu duruma dikkat çeker: “Evde çok sık yinelediği bir söz vardı: Önce şiir! Yaşamında önce şiir geliyordu, ardından her şey.”

-Necatigil, her daim “eve dönen adam”dır. Hayatını, öğrencilik yıllarından beri, eviyle okulu arasına sıkıştırmış, sadece, çok sınırlı sayıda arkadaşları ya da dostları ile birlikte olmuştur. Gününün çoğunu odasında ve masasında geçirir. Ahmet Haşim gibi o da o da “hayatı kasden daraltan”lardandır.

-Şiirlerinde yorulmaksızın evleri ve evlerin biçimlendirdiği insanları anlatır. Bunun için Necatigil ‘evler şair’i olarak bilinir. Bir yazısında şöyle der ev için: “Ben mum alevinde pervane gibi hep aynı odakta yazdım şiirlerimi: Ev ve her günkü yaşamalar”.’ Evlerin dünyası’nı ona öğreten ise şiir yazmaya başladığı ilk yıllardan beri onu çok etkilemiş olan Ziya Osman Saba’dır.

-Onu fotoğraflarında ağzında külü uzamış sigarasıyla (Birinci ya da Yenice sigarası) görürüz. Talebeleri ve dostları da hep öyle hatırlayacaktır. Doğan Hızlan “Size her an alçak gönüllülüğü hatırlatan bir duruş. Hafif küllü Birinci sigarasının takılı kaldığı bir ağız. Kesik kesik, es’lerle dolu bir konuşma.” diye anlatacaktır Necatigil’i. Oktay Akbal, şairin ölümünün ardından yazdığı bir yazıda şu cümleleri kurar:   “Sigarası düşmezdi dudağından. Biri söner sönmez bir yenisi yakılırdı.. Necatigil de, Reşat Nuri gibi sigarayı dost sayanlardandı. Ama o dost zamanla öldürücü düşman kesildi. Yedi bitirdi akciğerini..”

-Necatigil, mütevazıdır. Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nde kendinden alçakgönüllükle şu cümlelerle bahseder “Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.”

– Behçet Necatigil, 16 Nisan 1916’da Fatih’te dünyaya gelir. Kastamonulu olan babası Mehmet Necati Gönül, camilerde ders veren bir müderris ve vaizdir. Anne, Fatma Bedriye Hanım ise Gevyeli müderris Hafız İbrahim Hakkı Efendi’nin kızıdır

– Behçet Necatigil, 1923 yılında Beşiktaş Cevri Usta Okulu’nda başlar ilkokula. Ailesi Kastamonu’ya taşındığı için Necatigil de ilkokulun son sınıfını Kastamonu Erkek Muallim Tatbikat Mektebi’nde okur. Ortaokula da burada başlar, edebiyata olan ilgisi de aynı yıllara rastlar. Edebiyat öğretmeni şair Zeki Ömer Defne’dir. Çok sevdiği öğrencisi Behçet Necatigil’i yazmaya ve okumaya teşvik eder Defne. 1936’da Kabataş Erkek Lisesi’nin edebiyat bölümünden birincilikle mezun olur.

– İlk şiiri, lise öğrencisi olduğu yıllarda Varlık Dergisi’nde yayınlanır. “Gece ve Yas”, 1 Ekim 1935’te Behçet Necati imzasıyla Varlık sayfalarındadır.

-Behçet Necatigil’in asıl adı Behçet Necati Gönül’dür. 1943 yılına kadar dergilerde çıkan şiirlerde Behçet Necati imzasını kullanır. Behçet Necati Gönül, sonradan neden Behçet Necatigil olmuştur. Bunu Selim İleri’yle yaptığı bir söyleşide şöyle açıklar: “(…) Divan şairi Necati beni çok düşündürdü. Tezkirelerin yazdığına göre, bir köle imiş Necati, zamanla kendini yetiştirmiş. Divan şiirinin büyükleri arasına girmiş. Ben de şiirde hayatın kölesiyim. Sonra Necati gibi, çocukluğumda bir süre Kastamonu’da kaldım. Babam da Kastamonulu. Daha bazı benzerlikler bulabilirim Necati ile aramda”. Böylelikle Necatigil, 1951 yılında mahkemeye başvurarak Necati soyundan anlamına gelen Necatigil soyadını alır.

-Necatigil’in şairlik kadar önemli bir diğer vasfı öğretmenliğidir. İlk tayini Kars Lisesi’ne çıkar. Ancak çocukluğunda tüberküloz geçirmiş biri için Kars’ın iklimi çok serttir. Kısa sürede hastalanınca 1941 yılında Zonguldak Çelikel Lisesi’ne tayin edilir. Zonguldak’ta genç yaşta ölen iki şairle, Muzaffer Tayip Uslu ve Rüştü Onur’la birlikte çalışır. Zonguldak’ın gazetelerinden Ocak’ta, Kara Elmas dergisinde ve İstanbul’da çıkan Değirmen adlı dergide bu şairlerle birlikte şiirler, yazılar yayımlar. (Yılmaz Erdoğan bu yılları “Kelebeğin Rüyası” adıyla çektiği sinema filminde anlatmıştır.)

-Efsane öğretmenlik yılları Kabataş Lisesi’nde edebiyat öğretmenliğine atanmasıyla başlar. Aynı yıl İlk şiir kitabı Kapalı Çarşı’yı (1945) yayımlar. Bu okulda Hilmi Yavuz, Demir Özlü, Hikmet Sami Türk, Hasan Pulur gibi isimlere hocalık yapmıştır.

-Necatigil Şiir’inin en bariz özelliği kısa, yalın, sade lirik söyleyişidir. Eserlerinde Türkçenin en güzel örneklerini veren Necatigil, şiirlerinde Divan edebiyatından İkinci Yeni’ye kadar uzanan bir çizgide Türkçe’nin zengin anlatım imkânlarını başarıyla kullanmıştır.

behcet3-1951 yılında “Çevre”, 1953’te “Evler”, 1956’da “Eski Toprak” kitapları yayımlanır. 1955’ten sonra, yazdığı şiirleri beğenmez Necatigil ve bu yıldan sonra poetikasında yeni bir dönemece girer. Öyle ki reddi mirasa bile vardırır işi. “Eski Toprak”tan önce yazdığı şiirleri inkar eder, hatta “Bugün yazmış olsam ‘Evler’i yazmazdım” der. “Arada” (1958), “Dar Çağ” (1960), 1964 yılında Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’nü aldığı “Yaz Dönemi” (1963), “Divançe” (1965), “İki Başına Yürümek” (1968), “En/Cam” (1970), “Zebra” (1973), “Kareler Aklar” (1975), “Beyler” (1978) ve ölümünden sonra yayımlanan “Söyleriz” (1980)

– Behçet Necatigil, 1979 yılının Kasım ayında hastalanır. Ve kanser teşhisiyle kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde 13 Aralık 1979’da hayata veda eder.

-“Gizli Sevda”, “Nilüfer”, “Solgun Bir Gül” en bilinen şiirleridir. Düzyazılarını “Bile Yazdı” kitabında toplamıştır. Mektupları, “Serin Mavi” adıyla ölümünden sonra 1999’da yayınlanmıştır. Bütün eserleri, 1993 yılından bu yana Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından yeniden yayımlanıyor.

-Ailesi ölümünden sonra, Necatigil Şiir Ödülü’nü her yıl verilmek üzere oluşturdu. 1980’den beri her yıl şairin doğum günü olan 16 Nisan’da verilmekte olan Necatigil Şiir Ödülü Türk şiirin en prestijli ödülü sayılıyor.

(Kaynakça: Kırık İnceliklerin Şairi: Behçet Necatigil, Selim İleri, Everest Yayınları- Çok Şey Yarım Hâlâ, Ayşe Sarısayın, YKY-  Şair ve Öğretmen Kimliğiyle Behçet Necatigil, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Akçağ Yayınları- Dar Vakitlerde Geniş Zamanlar – Behçet Necatigil’in Şiiri, Yılmaz Taşçıoğlu, 3F Yayınları- Hilmi Yavuz yazıları, http://www.necatigil.com)


  • behçet necatigil, edebiyatımızda eserler sözlüğü, edebiyatımızda isimler sözlüğü, ev, gizli sevda, hilmi yavuz, muzaffer tayyip uslu, öğretmen şair, rüştü onur, sevgilerde, solgun bir gül, ziya osman saba
  • tweet
Edebiyatımızda romanlar kılavuzu Seninle aramızda dağ gibi keder

Murat Tokay

okur, yazar. İstanbul'da yaşıyor. hep gidecekmiş gibi...

İlgili Yazılar
  • İnsan kimine susarak kıyar
    İnsan kimine susarak kıyar

    Eki 27, 2016 0

  • Yılın  en iyi kitapları
    Yılın en iyi kitapları

    Eki 22, 2016 0

  • Edebiyatımızda romanlar kılavuzu
    Edebiyatımızda romanlar kılavuzu

    Eki 08, 2016 0

  • Alıntı nerede biter, çalıntı nerede başlar?
    Alıntı nerede biter, çalıntı...

    Eyl 27, 2016 0

Bu kategorideki diğerleri
  • Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır/ Üşüyorum, kapama gözlerini
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır/...

    Ara 16, 2016 0

  • Şair dediğin kusursuz olmaz!
    Şair dediğin kusursuz olmaz!

    Ara 15, 2016 0

  • Dünyadan bir Gülten Akın geçti
    Dünyadan bir Gülten Akın geçti

    Kas 04, 2016 0

  • Her zaman biraz ekmek, bir başımı sokacak oda orada yazabilmek… O kadar
    Her zaman biraz ekmek, bir başımı...

    Kas 01, 2016 0


Leave a Reply Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır/ Üşüyorum, kapama gözlerini
  • Şair dediğin kusursuz olmaz!
  • İstanbul’u nasıl gezmeli?
  • ‘Bizde güzelliğin ölçüsü hâlâ şiirdir’
  • Bir şiiri nasıl okumalı?

Arşivler

  • Aralık 2016 (5)
  • Kasım 2016 (6)
  • Ekim 2016 (20)
  • Eylül 2016 (7)
  • Ağustos 2016 (2)
  • Temmuz 2016 (12)
  • Mayıs 2016 (1)
Copyright 2016 murattokay.net