Kas 01, 2016 Murat Tokay portre 0
Türkçe bir ustasını daha yitirdi. Yaşar Kemal 45 günlük yoğun bakımın ardından 92 yaşında dünyaya gözlerini yumdu. Ölümüyle dünya edebiyatı büyük bir romancıyı, Anadolu ise türkülerini, destanlarını, masallarını söyleyen bir evladını kaybetti. (Bu yazı Yaşar Kemal’in vefatının ardından kaleme alındı. mart/2015)
Yaşar Kemal’le tanışmam çocuk yaşlarda ünlü romanı İnce Memed sayesinde oldu. Yanılmıyorsam serinin son cildi (1987) Hürriyet Gazetesi’nde tefrika ediliyordu. Romanı bir bütün hâlinde okumam ise üniversite yıllarıma denk gelecekti. Müfredatta yer aldığı için değil, kendi gayretimle okumuştum. Devletle yıldızı bir türlü barışmadığından üniversiteler için ‘sakıncalı’ydı Yaşar Kemal.
Hafızamda onunla ilgili en çok yer eden fotoğraflardan biri büyük ustanın 1995 yılında Der Spiegel dergisinde yayımlanan yazısından sonra televizyon ve gazetelerin verdiği tepkiydi. Bugün ölümü üzerine ağıt yakanların bir kısmının da katıldığı bir grup Yaşar Kemal’i “bölücülük”le suçluyor, tıpkı Ahmet Kaya’ya yapılan gibi bir nevi “çatal bıçak” atıyorlardı. Yaşar Kemal o yazıda Türkiye’de devletin Kürtlere yönelik baskı politikasını, o günlerde tüm şiddetiyle süren savaşın gerçeklerini anlatıyordu. Terörle Mücadele Yasası’na göre “bölücülük propagandası” yapmakla suçlanan yazara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) dava açıldı.
Yaşar Kemal diliyle, üslubuyla, anlattıklarıyla büyük bir yazardı ama onu özel kılan yaşadığı hayattı; mücadelesiydi, kavgasıydı… Hayatı, anlattığı romanlar, hikâyeler kadar çarpıcıydı, Yaşar Kemal’in. Ömründeki önemli duraklara bir göz atalım hep birlikte:
Destan ve masallarla büyüdü
Yaşar Kemal, 1923 yılında Osmaniye’ye bağlı Hemite köyünde doğdu. Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Kendi ifadesiyle ailesi Rus ordusu 1915’te Van’ı işgal edince, oradan bir buçuk yılda Çukurova’ya gelerek bu köye yerleşmişti. Bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde Kürtçe, köyde ise Türkçe konuşuyordu.
Kürt destanları, masallar ve türkülerle büyüdü. O yıllarda yüzlerce şair, yüzlerce destancı Anadolu’da köy köy dolaşıyorlardı. Üç yaşında bir kaza sonucu sağ gözünü kaybetti. Dört buçuk yaşında babası camide namaz kılarken gözleri önünde öldürüldü. O günden sonra kekeme oldu. 12 yaşına kadar zor konuştu. Çocuk yaşta halk şairleri gibi şiirler, ağıtlar söylemeye başladı. Şiir söylerken kekemeliğini unutuyordu. 9’una girdiğinde şair ünü gün geçtikçe civar köylere yayıldı. “Âşık Kemal” olarak nam saldı. O yaşında bir Karacoğlan, bir Dadaloğlu olmak istiyordu.
Ortaokulu Adana’da okudu. Eğitimini sürdürebilmek için çeşitli işlerde çalıştı. Pamuk toplayıcılığı, ırgatlık, bekçilik, şoförlük, kütüphanede memurluk yaptı. Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurova ile Toroslar’dan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı Ağıtlar, Adana Halkevi’nce 1943’te basıldı.
Yazıya şiirle başladı. İlk şiiri 16 yaşındayken yayımlandı. 1944’te ise ilk hikâyesi Pis Hikâye’yi yayımladı. O sırada askerdeydi.
Dino kardeşler
17 yaşından itibaren sosyalist çevre içinde oldu. Hayatının önemli dönüm noktası ise aynı yıllarda Arif ve Abidin Dino kardeşlerle tanışmasıydı. İki kardeş de İstanbul’dan Adana’ya sürgün edilmişti. Arif Dino şiirler yayımlıyor, çeviriler yapıyordu. Abidin Dino ise büyük bir ressamdı. Arif Dino, klasiklerden oluşan 100 kitaplık bir set hediye etti. O serideki Donkişot’tan çok etkilendi: “17 yaşımdaydım. Donkişot’u okuyunca yeni bir dünya buldum. Cervantes bütün insanlığımı, yüreğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı.” Dino kardeşlerle dostluğunu hiç kesmedi. Sonraki yıllarda Cumhuriyet’te çalışması da onların referansıylaydı.
Röportajlarıyla tanındı
Fikirlerinden dolayı devletle yıldızı pek barışmadı. 1943’te ilk olarak karakol gördü, on gün nezarethanede kaldı. 1950 Nisanında “komünizm propagandası yapmak”tan hapse girdi. Bir yıla yakın hapis yattı. O sırada Kadirli’de arzuhalcilik yapıyordu. Hapisten çıktıktan sonra Arif Dino’nun referansıyla Cumhuriyet Gazetesi’nde “röportajcı” olarak işe alındı. Bu yazılarda Yaşar Kemal imzasını kullanmaya başladı. Çünkü Kemal Sadık Gökçeli ismi sakıncalıydı, polisin işten attırma tehdidi vardı. Röportajlarında yeni bir tarz denemiş, zengin dili ve üslubuyla çok sevilmişti. Yaşar Kemal’in Kemal Sadık Gökçeli olduğunu ilk zamanlar gazete yönetimi, Abidin Dino, Arif Dino ve Orhan Kemal dışında kimse bilmeyecekti. Cumhuriyet’te 12 yıl boyunca röportajlarına devam etti.
İnce Memed’e imzasını koymak istemedi
1946-1947 yıllarında roman denemelerine başlamıştı. 1951 yılına geldiğinde ise İnce Memed’den yazılmış bir sayfa bile yoktu elinde ama hikâye kafasındaydı. Aynı yıl yabancı bir ajansta çalışan Thilda Sarero ile tanıştı. Kısa bir süre sonra evlendi… Eşi işten atılmıştı, sadece Cumhuriyet’ten kazandıkları 180 lirayla geçinmeye çalışıyorlardı. Bir gün gazetenin Yazı İşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut’a İnce Memed romanından söz etti: “Bu romanı yazmak istiyorum. Ama paraya ihtiyacım var. Bana romanın tefrikası karşılığı avans olarak 1000 lira verirseniz…”
Teklifi kabul edildi. Ve hayatını değiştirecek İnce Memed’i yazmaya koyuldu. Devamını Yaşar Kemal’den dinleyelim:
“1953 yılının o dehşet, görülmemiş kışı başlamasın mı? Bizde küçük bir çini sobadan başka bir şey yok. Sobada odun yakıyoruz. Aşağıdaki katın bacası bizim duvarın ortasından geçiyor. Thilda yatağın içine oturuyor, belini bacanın geçtiği duvara dayıyor, kitap okuyor. Ben de Erzurum’dan aldığım kalın eldivenler elimde İnce Memed’i yazmaya çalışıyorum… Bu karda kıyamette, buz gibi evde ben 3 ayda İnce Memed’i bitirdim.”
Başta romana ismini koymamak için uzun süre direndi. “Çünkü romanı para için yazdım” diyordu. Çevresinin ısrarları karşısında kabul etti ve İnce Memed 1953-1954 yıllarında Cumhuriyet’te dizi olarak yayımlandı. 1956’da Varlık dergisinin koyduğu ilk roman ödülünü aldı. İnce Memed’in ardından Teneke romanını yazdı 1954’te. Bunalıma girdi, beş yıl hiçbir şey yazmadı. Bu arada İnce Memed, 1957’de Bulgaristan’da yayımlandı. 1961’de İngiltere’de bestseller listelerinin başında uzun süre kaldı. Daha sonra İskandinavya’da, Fransa’da, Amerika’da yayımlandı. İnce Memed 40’a yakın dile çevrildi. İnce Memed’in öyküsünü 1987 yılına kadar sürdürdü. Roman dört cilt olarak tamamlandı.
Bölücülükle suçlandı
Siyasi kavgaların hep içinde oldu. 1962’de İşçi Partisi’ne girdi. Anadolu’yu parti için köy köy dolaştı. 1967’de haftalık dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. Sorumlusu olduğu bu derginin yayınları arasında çıkan ‘Marksizmin Temel Kitabı’ndan dolayı 18 ay hüküm giydi. Bu karar Yargıtay tarafından bozuldu. Ocak 1995’te Der Spiegel’de çıkan Türkiye’deki Kürt sorunu ve insan haklarıyla ilgili yazısı nedeniyle hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” ve “bölücülük propagandası yaptığı” iddiasıyla İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dava açıldı. Kemal, beraat etti. ‘Türkiye’nin Üzerindeki Kara Gökyüzü’ başlıklı yazısı nedeniyle 7 Mart 1996’da 1 yıl 8 ay hapis cezasına ve 466 milyon 466 bin lira ağır para cezasına çarptırıldı. Ceza ertelendi.
Yurtiçi ve dışında sayısız ödül, nişan kazandı. İkisi yurtdışından olmak üzere 7 ayrı fahri doktora payesi verildi. Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk Türk yazar oldu, yıllarca da tekrarlandı bu adaylığı. 2001 yılında eşi Thilda Kemal vefat etti. Bir yıl sonra Ayşe Semiha Baban’la evlendi. 92 yıllık ömrüne 50’den fazla eser sığdırdı. En son 2013 yılında yarım bıraktığı bir romanı “Tek Kanatlı Bir Kuş” adıyla yayımladı.
14 Ocak Çarşamba günü yoğun bakıma alınan Yaşar Kemal, 45 günlük bir hastane sürecinin ardından 28 Şubat günü hayata veda etti. 2 Mart günü Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda ilk eşi Thilda’nın yanına defnedildi. Yaşar Kemal’in ölümüyle bir devir kapandı.
Tek istediği yazmaktı: “Her zaman biraz ekmek, bir başımı sokacak oda, orada yazabilmek… O kadar.”
Kas 12, 2016 0
Eki 31, 2016 0
Eki 27, 2016 0
Eki 22, 2016 0
Eki 02, 2016 0